Uzmanlık

1.

Gebelik Dönemi Beslenme

0-40 haftalık bir dönemi içerir. Konsepsiyonu takip eden gebelik dönemleri her 3 aylık periyodlar şeklindedir.

Her gebelik döneminin fizyolojik ve hormonal özellikleri birbirinden farklı olup, besinsel gereksinimleri ve görülebilecek sorunları açısından değişiklikler içermektedir. Her bir trimesterin beslenme programları da birbirinden ayrı özellik göstermektedir.

1 Trimesterde (1. üç aylık dönem) gebelerde en sıklıkla rastlanan sorun Hiperemezis Gravidarum olup, aşırı bulantı sonucunda, sıvı ve elektrolit dengesi bozukluklarına kadar gidebilen, bir durumdur. Beslenme planında sık aralıklarla ve küçük katı lokmalarla beslenmek çok önemlidir.

2 Trimester (2. üç aylık dönem) ve 3 Trimester’in (3. üç aylık dönem) en büyük sorunları gebenin ağırlık kazanımının fazla olmasına bağlı olarak görülebilen Gestasyonel Diyabet ve özellikle bebeğin ağırlığının artışına bağlı olarak annede mide ve barsak sorunlarının varlığıdır.

Bir diğer önemli sorun özellikle 3 Trimesterde ortaya çıkabilen bebek ve anne için tehlike oluşturabilecek bir durum olan preeklampsi’dir.

Genel anlamda gebelikte beslenme planlamada annenin ve bebeğin sorunlarının azaltılmasının yanı sıra bebeğin gelişimini tamamlaması önemli olup, bu konuda annenin beslenmesinin annenin ve bebeğin gereksinimlerini karşılayacak şekilde planlanması gerekmektedir.

Devamı
2.

Lohusalık Dönemi Beslenme

Bu dönemde yenidoğan bebekler için en uygun beslenme yöntemi anne sütüyle beslenme olup, hem bebekler hem de anneler için birçok faydalar içermektedir.

Anne sütü, bebeklerin gereksinimlerine uygun olarak, besin öğelerinin yeterli ve dengeli dağılımını sağlayabilen eşsiz bir besindir.

Emzirme çocuklarda oluşabilecek enfeksiyon hastalıklarından; astım, otit, diyare, menenjit, solunum yolu enfeksiyonları, gastrointestinal sistem enfeksiyonları gibi sorunların sıklığı ve komplikasyonlarını azaltmaktadır.

Laktasyon döneminde, annenin sağlığını ve süt kalitesini beslenme şekli önemli düzeyde etkilemektedir.. Bu süreçte  karbonhidrat, yağ, protein, vitamin ve minerallerin dengeli bir biçimde alınması gerekmektedir.

Bu periyotda,  makro ve mikro besin öğelerinin yanında ortalama günde 3 lt sıvı alınımı önerilmektedir.

Devamı
3.

Çocukluk Dönemlerinde ve Hastalıklarında Beslenme

Bebeklik Dönemi (0-2 yaş)

Bu dönemdeki beslenme; ileri dönemlerde oluşabilecek kronik hastalıkların önlenmesinde ve yaşam kalitesinin arttırılmasında oldukça önemli bir yere sahiptir. Beslenmenin özünü anne sütü oluşturmalıdır. Ancak, anne sütünün verilme şekli, zamanı, miktarı gibi özelliklere sütün verimliliği açısından dikkat edilmelidir.

Annenin her laktasyon döneminde verdiği sütün kalitesi ve miktarı farklılık göstermekte ve aynı zamanda her annenin sütü de bebeği için tam yararlılığa sahip olamayıp, bebeğin gelişimsel sorunlarının temelini oluşturabilmektedir. İşte bütün bu nedenlerden, bebek anne sütü alsa bile, büyüme ve gelişmeleri sık olarak takip edilmelidir.

Bebeklerin 0-1 yaş döneminde, bulundukları aylara göre ve anne sütünün onların gelişimleri üzerine etkisine bakarak, ilk 6 ay anne sütüne ilave bazı formülalar da kullanılabilmektedir.  Ayrıca bebek; ister 6 ay anne sütü veya anne sütü + mama veya isterse de tek başına mama alsın, bebeklerin 6 aydan sonraki dönemde ek besinler veya tamamlayıcı besinlere geçmeleri gereklidir.

Ek besinlere geçişin; kademeli olarak, miktar ve tür bakımından dikkat edilerek, kurallar dahilinde eklemeler yapılarak gerçekleştirilmesi önemlidir.

Erken Çocukluk Dönemi veya Okul Öncesi Dönem (3-6 yaş)

Bebeklik dönemini takip eden, çocuğun yaşam kalitesini etkileyebilen ve çocuğun sosyalleşmeye başladığı bir zamandır.

Sosyalleşme ve fiziksel aktivitedeki artış nedeniyle, bu çocukların büyüme ve gelişmesi için harcaması gereken enerji, fiziksel aktivite için kullanıldığından hem büyüme ve gelişme ve hem de günlük aktivite artışı, enerji ve besin öğeleri gereksinimlerindeki değişimi yansıtmaktadır.

Bu yaş grubu çocuklar özgür ruha sahip olduklarından, beslenmelerinde de seçtikleri besinleri tüketmek isteyip, kendisine bakan anne veya diğer kişilerle bu konuyla ilişkili olarak ters düşebilmektedirler. Bu dönemde çocukların istekleri de göz önüne alınarak, günlük gereksinimleri dahilinde bir planlama yapmak en doğru yaklaşım olacaktır. 

Çocuğun üzerine fazla gidilmeden yapılan beslenme girişimlerinin, daha etkili olduğu birçok çalışmalarla gösterilmektedir. İlaveten bu dönemdeki beslenme hatalarının, başta çocukluk çağı obezitesi olmak üzere diğer komorbiditelerin de oluşmasına davetiye çıkarabileceği unutulmamalıdır.

Okul Çağı (7-11 yaş)

Çocuğun ailesinden uzaklaşıp, bağımsızlığına kavuştuğu bir dönem olup, beslenme bakımından da büyük ayrıcalığa sahiptir. Çocuğun, aileden sonra, okul ve çevresiyle yakın ilişkide olup, arkadaş kavramından psikolojik olarak çok etkilendiği bir yaş grubudur.

Okul çağının başlarında çocuğun aileyle bağları daha sağlam iken, dönemin ortalarından itibaren aileden sosyal ve fiziksel olarak uzaklaşmaya başlamakta ve beslenme durumları incelendiğinde; ev yemeklerinden çok akran grubuyla birlikte dışarıda yemek tüketmeye eğilimli oldukları dikkati çekmektedir.

Çocukların besinsel takibi yapılarak, ev dışındaki beslenme durumları incelenip, buna göre ev ortamındaki beslenmelerinde; günlük gereksinimlerindeki eksikler giderilerek, gerekli takviyeler yapılmalıdır.

Adolesan Çağı  (12-18 yaş )

Çocukluk çağının fizyolojik, sosyal, psikolojik gelişiminin tamamlandığı ve pik yaptığı zamandır. Adolesanlarda büyüme ve gelişme, çok hızlı olup, bu dönemin bitişinde, erişkin yaşamdaki antropometrik ölçüm değerlerine ulaşılmaktadır.

Büyüme ve gelişmenin bu kadar hızlı olması günlük enerji ve besin öğeleri bakımından oldukça önem taşımaktadır. Ayrıca adolesanların beslenmesi, ileride görülebilecek kronik hastalıklarla ve yaşam kalitesiyle doğrudan ilişkilidir

Vücudun fizyolojik büyüme ve gelişmesine bağlı olarak;  A vitamini, B12 vitamini ve folik asit gereksinimi artmakta, iskelet gelişimi için D vitamini alınımı da gerekmektedir. Ayrıca kan hacminin artışıyla birlikte, gerekli olan demir ve onun kolay emilebilmesi için C vitaminin, seksüel gelişim ve boy uzaması için elzem olan, çinkonun da besinlerle alınmasına  ihtiyaç duyulmaktadır.

Bu yaş grubu çocukların beslenmelerinin sıklıkla izlenmesi ve büyüme-gelişmelerinin monitorizasyonu sağlanarak, evde aileyle yemek yeme sıklıkları arttırılmaya gidilmelidir.

 

Devamı
4.

Yetişkin Hastalıklarında Beslenme

Tıbbi Beslenme Tedavisi; bireyin beslenme durumunu değerlendiren ve sağlık durumuna göre kişiselleştirilmiş bir beslenme planı sunulması amaçlanan beslenme temelli bir tedavidir. Ayrıca oluşabilecek hastalıkların önlenmesinde de etkisi oldukça fazladır.

Tıbbi beslenme tedavisinin uygulanması birbirini izleyen basamaklardan geçer. Öncelikle danışan kişinin beslenme durumunun değerlendirilmesi yapılır.

Bu adımda bireyin beslenme durumu ve ilgili sağlık koşulları hakkında bilgi toplanır. Bu bilgilerin elde edilmesinde;

Antropometrik ölçümler ( Vücut ölçüleri) : Boy, ağırlık, vücut bölümlerinin ölçüleri ( bel,karın, kalça üst bacak ve üst kol çevreleri ) uygun ekipmanlar kullanılarak kayda alınır.

Biyokimya ( kan ve idrar testleri ) : Glukoz, HbA1c, Kolesterol, vitaminler, mineraller, tam kan sayımı gibi beslenmeden etkilenebilen parametreler değerlendirilir.

Beslenmenin Değerlendirilmesi : Ortalama günlük kalori alımı, günlük beslenme alışkanlıkları , ailesel beslenme alışkanlıkları, yemek pişirme yöntemleri ve besinlerin kaliteleri göz önüne alınır.

Diğer Faktörler : Koku veya tattaki değişiklikler, yutma güçlükleri, gıda intoleransları ve tat tercihleri gibi ölçütler belirlenir.

Ayrıca kişinin var olan hastalıklarının saptanıp, yapılacak olan beslenme programının içerisinde bu hastalıkların beslenme tedavisine de yer verilmesi oldukça önemlidir. Yetişkinlik dönemi görülebilecek hastalıklar:

Obezite: Bu tip kişilerde yapılacak olan tıbbi beslenme tedavisi; kilo kaybının sağlanarak, ideal kiloya gelinmesi ve beraberinde görülebilecek hastalıklardan kaçınılması bakımndan önemlidir.

Şeker Hastalığı: Glukoz düzeyinin ayarlanması ve kontrolü ve  ileride görülebilecek komplikasyonların önlenmesi için tıbbi beslenme tedavisi uygulanmalıdır.

Kalp Damar Hastalığı: Kişide var olan kolesterol yüksekliği veya hipertansiyon gibi kalp damar hastalıklarının tedavisinde tıbbi beslenme tedavisinin rolü büyüktür.

Sindirim Sistemi Hastalıkları: Gastroözofageal reflü hastalığı, çölyak hastalığı, inflamatuar bağırsak hastalığı , irritabl bağırsak sendromu ve kısa bağırsak sendromu veya ileri kabızlık  gibi durumlarda tıbbi beslenme tedavisinin doğru planlanması hastanın sağlık ve konforu açısından önemlidir.

Karaciğer ve Böbrek Hastalıkları: Vücutta, önemli organlarımızdan olan karaciğer ve böbreğe ait tüm hastalıklarda tıbbi beslenme tedavisinin uygulanması gereklidir.

Hastalıklarda Tıbbi Beslenme Tedavisi; bireysel ihtiyaçları ve sağlık koşullarını göz önünde bulunduran terapötik bir yaklaşım olarak, kronik sağlık sorunlarının yönetilmesinde değerli bir araçtır.

Devamı
5.

Menopoz Dönemi Beslenme

Kadınlarda hormonal, psikolojik ve fizyolojik açıdan değişiklerle birlikte seyreden en önemli yaş dönemlerinden biri olan menopozda; vücudun Östrojen düzeylerinin azalmasına bağlı olarak menstruasyon düzensizlikleri görülerek doğurganlığın kaybı ortaya çıkmaktadır.

Menopozun beslenmeye dair semptomlarından en önemlisi ağırlık kazanımıdır. Ağırlık kazanımının nedeni menopozdaki kas kaybıdır.

Yaşlanma belirtilerinin önüne geçilmesi için, Telomerlerin uzatılmasında beslenme ve yaşam kalitesinin rolü büyüktür. Bu nedenle menstruasyonun kesilmesini takiben , kişilerin günlük aldıkları kalori miktarını belirlemeleri ve aktivitelerini sürdürebilir frekans ve derecede yapmayı planlamaları gerekmektedir.

Bir diğer önemli semptomu ise osteoporoz olup, beslenmede kalsiyum ve D vitamini kaynaklarına yer verilerek kemik sağlığının düzeltilmesine yardımcı olunmalıdır.

Kalsiyumdan zengin besinlerden hergün 2-3 porsiyon tüketilerek alkol ve kafein alınımı azaltılmalı, kas güçlendirme aktiviteleri yapılmalı, yağ ve aşırı tuz içeren besinlerden uzak durulmalıdır.

Devamı